KESTANE KEBAP



İşte dumanı üstünde tüten kestanelerim.Ben çocukken dayımların evinde kocaman bir soba vardı.Kışın ne zaman dayımlara gitsek yengem(her ikiside nurlar içinde yatsın) hemen içinde portakal ve kestaneler olan bir tabakla çıkıp geliverirdi mutfaktan.Herkese önce portakalları soyar kabuklarını sobanın kenarına sıralar daha sonra da kestaneleri çizip sobanın üstüne koyardı.Dayımda eline maşayı alır şıkır şıkır eline vurup başlardı söylemeye :" Evet kestaneler kebap sıraya lütfen".Mis gibi portakal kabuklarının ve kestane kokuları arasında kardeşimle kavga ederdik sen fazla yedin az yedim diye :)
Gerçeği söylemek gerekirse ben kestane yapmayı bilmiyordum.Ama yemeğe de bayılıyorum.Bir arkadaşımın tarifi ile şansımı denedim.Ne yalan söyleyeyim sonuçta rezil olmakta vardı o yüzden korkumdan yarım kilo aldım kestaneyi.Önce bir güzel yıkadım.Sonra resimdeki gibi üstlerine artı işareti çizdim.Bende közmatik var altı delikli bu tencerenin patlıcan,biber közlemek için almıştım.Bunun içine sıraladım kestaneleri ve koydum ateşin üstüne.Üstüne kapak kapattım.Arada bir çevirdim önünü arkasını.İnanılmaz güzel bir koku.Aynı çocukluğumdaki gibi.Eğer közmatik yoksa onun yerine teflon tavada da aynı sonuç alınımıyormuş tarifi veren arkadaşım söyledi.


Hiç yorum yok:

FACEBOOK SAYFAM

Bumerang - Yazarkafe